Skip to main content

Alışılmış video kültürü yapay zeka ile yeni bir soluk kazanıyor. İçerik üreticinin çektiği, editlediği ve sunduğu klasik videolar dijitalin dokunuşuyla bambaşka bir evreye ulaşıyor. Yapay zekanın videolara kattığı yenilikler ile de bu renkli kültür radikal değişimler yaşıyor. Güney Koreli bir video üreticisinin ‘RuiCovery’ adlı kanalı bunun en iyi örneklerinden.

Güney Kore müzik sektöründe sanatçıların sahne adı olarak ‘takma’ ikinci bir isim kullanması bir gelenek. Bu geleneğe aşina olan Rui de YouTube’da yer alırken ismini koruyor fakat ‘ikinci’ bir yüz ile videolarını sunuyor? Nasıl mı? İşte böyle:

Gerçek insan yüzlerini ‘veri’ olarak kullanan yapay zeka Rui’ye sadece YouTube’da kullanabileceği bir yüz armağan etti. Cover çalışmalarını paylaştığı YouTube kanalında yapay bir yüzle abonelerini karşılayan Rui değişen video kültürünün en çarpıcı ürünlerden birini oluşturdu.

Gelecek günlerde yayınlanacak, Oğuzhan Uğur’un gerçekleştirdiği ‘Mevzular Açık Mikrofon’ programının son bölümünün tanıtımı da en az ‘yapay bir yüz’ kullanmak kadar etkileyiciydi. Robot Sophia’nın konuk olduğu programda yapay zekanın üretici kadar izleyici ve ürün olarak da videolarda yer alabileceğini gösteren YouTube içeriği gündeme damgasını vuran anları kitleler ile buluşturdu. Nasıl Rui’nin yüzü ‘yapay’ mı, ‘gerçek’ mi anlaşılmıyorsa Sophia’nın sözlerinin de gerçekliği kafalarda soru işareti doğuruyor.

Peki bu ‘soru işareti’ video kültürünü nasıl etkiliyor? Yapay zekanın hakim olmaya başladığı video dünyasının dinamiği korumak için ne yapmak gerek? Gelin, videolarda ‘ses’ getiren yeni detaylara birlikte göz atalım. Ama bunu yaparken Rui’nin aksine ‘gerçek’ gözlerimizi kullanalım ve Sophia’nın hazır cevaplarından kaçınalım.

Yapay Zekanın Dostu Z Kuşağı ile İçeriğe Yeni Soluk

Video kültürünü canlı tutan, değişimlerle tanıştıran kitledir. Kitlenin büyük bir çoğunluğunu oluşturan, teknolojinin içinde doğan Z kuşağı ise hem üretici hem de tüketici pozisyonunu dolduran bir kuşak. Video içeriği üretiminin popülerliği, Z kuşağı başta olmak üzere dijital hayran topluluklarının ilgisiyle daha da yükselişe geçti. Kendisini ‘sanal insan’ olarak Rui de bu kitlenin ‘ilgi çeken’ video içeriği için nelere başvurabileceğini gösteriyor.

Ipsos’un yaptığı anket çalışmasına göre %41’nin kendisini vido içerik üreticisi olarak kabul ettiği Z kuşağı video kültüründeki değişim asıl sebebi olabilir. Hayran kültürü ve ‘tanınma’ isteğiyle hareket eden bu kuşak izleyici ve üretici arasındaki ayrımı ortadan kaldırıyor. Video tüketimindeki değişiklik ile de geniş bir içerik yelpazesini ortaya çıkaran da bu kuşağın talepleridir. Ancak YouTube’daki video kalabalığına rağmen Z kuşağının video kültürünü en iyi çözen kitle olduğu da kabul edilmesi gereken bir gerçek. Rui’nin yapay zeka ile sergilediği ‘yapay’ yüzü gibi Robot Sophia’nın konuk olduğu programın temelinde de bu gerçek vardır.

Üretici olduğu gibi tüketici de olan Z kuşağının merakına cevap veren video içerikleri bu kültürde önemli bir yer edinir. Robot Sophia’nın yer aldığı ‘Mevzular Açık Mikrofon’ programı ise uzun zaman boyunca bahsedilecek bir video içeriği. Bu içeriği önemli kılan şey videoda bir robotun, yapay zekanın yer alması değildir. İnsan zekası ve yapay zekanın çatışmasının birebir sergilenmesidir.

Bunun en güzel örneği ise tanıtımda Oğuzhan Uğur ve Sophia arasında geçen ‘güç’ ve ‘kontrol’ konuşmasıdır. Akıllı telefonun insandan daha zeki olduğunu söyleyen ve insanı ‘zavallı’ konumuna yerleştiren Sophia’ya ‘kontrol’ ile cevap veren Uğur bir kapatma tuşu ile telefonunu kapatarak bu sohbeti sonlandırır. Bu da video içeriğini yapay zekanın üstünlüğünden ziyade sınırlarını gösteren bir ürüne dönüştürür. Bu farklılık da videonun Z kuşağı içinde popüler olmasını sağlar.

Çeşitlilik ile Video Kültürünü Canlandır!

Oğuzhan Uğur Sophia konuşması

Hatırlanabilir olmak ve marka bilinirliği kazanmak için video reklamlarından faydalanmak dijital pazarda yapılabilecek en iyi hamledir. Fakat artık şart haline gelmiş olan bu hamlenin değer görmesi için çeşitliliğe ihtiyacı vardır. Kişiselleşmiş içerikler bekleyen hedef kitlenin isteklerine cevap verirken kendini hatırlatan videolar sunan üreticiler bir adım öne geçer.

YouTube’da paylaşılan bir içeriğin getirdiği etkinin çok daha fazlasını elde eden iki ya da üç video içeriği bir araya geldiğinde esas ürünü kullanıcıya pazarlamayı başarır. Kitlenin farklı videoları tek platformda görme isteği de bu pazarlamanın kurallarını oluşturur. YouTube Shorts, Instagram Reels’ları ya da X’e atılan videoların hepsi ana içeriğe işaret eden reklamlardır. Videonun çeşitli platformlara göre şekillendirilip paylaşılması kullanıcının kendisini değerli hissetmesini sağlarken ana içeriğin kendisini hatırlatmasına imkan verir.

Oğuzhan Uğur’un Sophia ile olan programı da çeşitli video içerikleri ile kendisini tanıttı. Asıl ürün olan programın henüz yayınlamasına rağmen gündeme yerleşen Sophia’nın video içerikleri ile pazarlaması oldukça başarılı bir şekilde gerçekleşti. Tanıtımın YouTube’da paylaşılmasının ardından YouTube Shorts, Instagram Reels gibi çeşitli videolar ile desteklenen bu içerik şimdiden video içeriklerine damgasını vurmuş durumda.

Video İçerikleri ile Yapay Zekaya Merhaba!

yapay zeka video kültüründeki değişim

Yapay zekanın sunduğu kolaylıklar pek çok alanda olduğu gibi video üretimini de çok daha pratik hale getiriyor. Dijital zekanın ister ‘yapay yüz’ ister animasyon ister de konu olarak yer aldığı içerikler çok daha fazla tüketiliyor. Yapay zekanın video kültürüne sunduğu yeniliklere açık alan, merak eden kitle bu içeriklerinin üretiminin artmasının ana sebebi. Z kuşağının hakimiyet kurduğu tüketici pozisyonunu besleyen içerikler sayesinde insanların yapay zekaya olan bakışı değişmeye başladı.

Hayatı kolaylaştıran, insanın daha az yorulmasını sağlayan yapay zeka ile ya da hakkında üretilen her içerik geleceğin ‘herkesin işini elinden alacak’ korkusunu yayan bu dijital zekanın gerçek kimliğini ortaya koyar. Tıpkı Oğuzhan Uğur’un ‘Mevzular Açık Mikrofon’ programının tanıtımında yer alan Robot Sophia’nın robotlara ve yapay zekaya dair daha sağlam fikirler oluşturması gibi bu içerikler soru işaretlerini siler.

Yapay zekanın ürettiği ilgi çekici resimler, sesler, içerikler kitleyi beslerken dijital pazarda yer alan markaların faaliyetlerinde de etki gösterir. Dijital zekayı bir ‘eleman’ yerine ‘yardımcı’ olarak kullanmak video ürün içeriği de dahil pek çok alanda çok daha artı kazandırır. Sonuçta Rui’nin ‘yapay yüzü’ masum bir içerik aracıyken açık mikrofonun konuğu Sophia video kültürüne yapay zekayı dahil etmeyi tekrar değerlendirme isteği doğruyor…